Kapı açık, ama..

Damla Kaya
1 min readMar 18, 2021

Bassel van der Kolk’un ‘Beden Kayıt Tutar,’ isimli kitabında travma ve travmanın iyileşmesinden bahsediliyor, zaten kitabın adı da tam olarak böyle :)

Kitabın ikinci bölümünde, yapılan bir deneyden bahsediliyor. İki farklı deney grubu olarak kafes içinde tutulan köpekler var. İlk deney grubundaki köpeklere, kafesin içinde, sürekli olarak elektroşok uygulanıyor, diğer köpeklere ise uygulanmıyor. Kafes nihayet açıldığında ise ikinci deney grubundaki köpekler hızlıca özgürlüklerine kaçıyorlar, ancak, ilk deney grubunda elektroşok yiyen köpekler yerlerinden kıpırdamıyorlar. Yaşadıkları o kadar zulme ve acıya ragmen, acıyı çektikleri yerde kalmayı ‘seçiyorlar’!!! Dışarıda, özgürlük içerisinde, kendilerine farklı ve güzel bir yol bulabileceklerini hiç dusunmuyorlar.

Bu deneyi okuduktan sonra aklıma beni çok etkileyen, Faust 1’in son sahnesi geldi. Yaşadığı aşk ve meyvesi (evlilik dışı hamileliği) yüzünden toplum tarafından ‘suçlanıp’, olayların akışında abisi ve annesinin ölmesi ile beraber, ‘vicdan’ının gölgesinde, bu günahı daha fazla taşımak istemeyen Gretchen’de, atıldığı zindanın kapısı açılıp, kaçma şansı varken, hiçbir adım atmamayı seçmişti. Bu sahneyi okurken hem çok uzulmus, hem çok etkilenmiştim. Ne gercek anlamda yaşamayı kendine layık görmüş, hem de sanıyorumki içindeki mahkemenin onu hergün yargılamasındansa, çekiceği ölüm cezasını yeğlemişti…

İnsanoğlu onu, şunu ve bunu suclamaya pek meyilli olsada, başa gelen tüm kötü şeylerden sonra, son sözü kendisinin söyleyebildiğini farketmek istemeyebiliiyor. Fikirlerine çok değer verdiğim bir arkadasım, ‘Cumlelerinde ‘ama’ dememeye özen göster Damla, ama dedikten sonra öncesini unutuyorsun’ demişti. Ama’ların olmadıgı bir hayat diliyorum okuyan herkese :)

--

--